Nabız oksimetresi, bir kişinin oksijen doygunluğunu (SO2) izlemek için noninvaziv bir yöntemdir.Periferik oksijen doygunluğu (SpO2) okuması, arteriyel kan gazı analizinden daha çok istenen arteriyel oksijen satürasyonu (SaO2) okumasıyla her zaman aynı olmasa da, ikisi güvenli, kullanışlı, invaziv olmayan, ucuz nabız oksimetresi yöntemiyle yeterince iyi ilişkilidir. klinik kullanımda oksijen satürasyonunu ölçmek için değerlidir.
En yaygın (aktarıcı) uygulama modunda, bir sensör cihazı hastanın vücudunun ince bir kısmına, genellikle parmak ucuna veya kulak memesine veya bir bebek söz konusu olduğunda ayağın karşısına yerleştirilir.Cihaz, iki dalga boyundaki ışığı vücut kısmından bir fotodedektöre geçirir.Dalga boylarının her birinde değişen absorbansı ölçerek venöz kan, deri, kemik, kas, yağ ve (çoğu durumda) oje hariç olmak üzere tek başına atardamar kanından kaynaklanan absorbansları belirlemesine izin verir.[1]
Yansıtma nabız oksimetresi, aktarıcı nabız oksimetresine daha az yaygın bir alternatiftir.Bu yöntem kişinin vücudunun ince bir bölümünü gerektirmez ve bu nedenle ayak, alın ve göğüs gibi evrensel bir uygulamaya çok uygundur, ancak bazı sınırlamaları da vardır.Kalbe venöz dönüşün tehlikeye girmesi nedeniyle başta venöz kanın vazodilatasyonu ve birikmesi, alın bölgesinde arteriyel ve venöz nabızların bir kombinasyonuna neden olabilir ve sahte SpO2 sonuçlarına yol açabilir.Bu tür durumlar endotrakeal entübasyon ve mekanik ventilasyon ile anestezi uygulanırken veya Trendelenburg pozisyonundaki hastalarda ortaya çıkar.[2]
Gönderim zamanı: Mart-22-2019